İlmi hıfz edip bellemek

59- Ebû Hureyre şöyle demiştir: İnsanlar “Ebû Hureyre çok hadîs rivayet ediyor” deyip
duruyorlar. Hâlbuki Allah’ın Kitâbı’nda şu iki âyet olmasaydı hiçbir hadîs nakletmezdim. Ebû Hureyre bu sözden sonra: “Hakikat, indirdiğimiz o açık açık âyetlerimizi ve doğruyu biz Kitâb’da insanlara onu pek aşikâr bir surette bildirdikten sonra gizleyenler, işte onlara hem Allah lâ’net eder ve hem la’net etmek şânından olanlar la ‘net eder. Ancak tevbe edenler, düzeltenler ve (hakikati gizlemeyip) iyice açıklayanlar başka. Ben artık onların günâhlarından geçerim. Ben en çok tevbeyi kabul edenim, en çok merhamet eyleyenim” âyetlerini okuyup, şöyle derdi: Muhacir kardeşlerimizi çarşılarda alış veriş etmek işi meşgul ederdi. Ensâr kardeşlerimizi de mallarında çalışmak meşgul ederdi. Ebû Hureyre ise karın tokluğuna Rasûlullah’tan ayrılmazdı da, onların hâzır bulunmadıkları meclislerde hâzır bulunur ve onların belleyemedikleri sözleri bellerdi.

60- Bize Muhammed ibn Ibrâhîm ibn Dînâr, İbn Ebî Zi’b’den; o da Saîd el-Makburî’den; o da
Ebû Hureyre’den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Yâ Rasûlallah, ben senden birçok hadîs işitiyorum da unutuyorum, dedim. “Ridânı yay!” buyurdu. Yaydım, iki eliyle bir şey avuçlayıp attı. Sonra: “Topla!” diye emretti. Ridâmı topladım. İşte ondan sonra artık hiçbirşey unutmadım. Bize Ibrâhîm ibnu’l-Munzir tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ibnu Ebî Fudeyk tahdîs edip bu hadîsi rivayet etti. Bu rivayete Ebû Hureyre: Rasûlullah eliyle bir şey avuçladı da ridânın içine attı, demiştir.

61- Ebû Hureyre şöyle demiştir: Rasûlullah’tan iki kab ilim belledim. Bunlardan birini
neşrettim. Diğerine gelince, onu neşretseydim, benim şu boğazım kesilirdi.