Resulullah’ın geveleyin semalara yürütülmesi ve beş vakit namazın farz kılınması

125- Enes b. Mâlik (r.a)’tan rivayet edilmiştir:
Ebu Zerr (r.a)’ın anlattığına göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Mekke’de bulunduğum bir sırada evimin tavanı aralanıp Cebrail İndi, göğsümü yardı, sonra onu zemzem suyuyla yıkadı, sonra hikmet ve imanla dolu altından bir tas getirip onu göğsüme boşalttı. Sonra da göğsümü kapattı. Daha sonra elimden tutup semaya çıkardı. Birinci semaya geldiğimiz zaman Cebrail onun bekçisine:
“Kapıyı aç” dedi. Bekçi:
“Kim o?” diye sordu. Cebrail:
“O, Cebrail’dir” diye cevap verdi. Bekçi:
“Yanında kimse var mı?” diye sordu. Cebrail:
“Evet, yanımda Muhammed (s.a.v.) var” dedi. Bekçi:
“O peygamber olarak gönderildi mi?” diye sordu. Cebrail:
“Evet gönderildi” dedi.
Bunun üzerine semanın bekçisi kapıyı açtı. Birinci kat semaya yükseldiğimiz zaman bir de baktım ki orada bir kişi duruyor. Sağ tarafında bazı karaltılar ve sol tarafında da bazı karaltılar vardı. Sağ tarafına baktığında gülüyor, sol tarafına baktığında ise ağlıyordu. Bu kişi, bana:
“Salih peygamber ve salih evlat, hoş geldin!” dedi. Ben:
“Ey Cebrail! Bu kim?” diye sordum, O da:
“Bu, Adem (a.s)’dır. Sağında ve solundaki şu karaltılar, çocuklarının ruhlarıdır. Sağdakiler cennetlikler ve sol tarafındakiler ise cehennemliklerdir. Dolayısıyla sağ tarafına bakınca gülüyor, sol tarafına bakınca da ağlıyor” dedi.
Daha sonra Cebrail beni daha yukarıya çıkardı. Nihayet ikinci kat semaya geldi. Onun bekçisine:
“Kapıyı aç” dedi.
ikinci kat semanın bekçisi de, ona, birinci kat semanın bekçisinin söylediğini söyleyip sonra da kapıyı açtı.
Enes der ki: Ebu Zerr, Peygamber (s.a.v.)’in göklerde Adem, İdris, İsa, Musa ve İbrahim’in Allah’ın salati onların hepsinin üzerine olsun bulduğunu anlattı. Fakat onların yerlerinin nasıl olduğunu tespit etmedi. Sadece Adem (a.s)’ı birinci kat semada ve ibrahim (a.s)’ı da altıncı kat semada bulduğunu söyledi.
Dedi ki:
“Resulullah (s.a.v.) ile Cebrail, İdris (a.s)’ın yanına uğradıkları zaman İdris (a.s):
“Salih peygamber ve salih kardeş, hoş geldin!” deyip onların yanından geçip gitti. Cebrail’e;
“Bu kim?” dedim. O da:
“Bu, idris’tir dedi.
Daha sonra Musa (a.s)’a uğradım. O da:
“Salih peygamber ve salih kardeş, hoş geldin!” dedi. Cebrail’e:
“Bu kim?” dedim. O da:
“Bu, Musa (a.s)’dır” dedi.
Daha sonra İsa (a.s)’a uğradım. O da:
“Salih peygamber ve salih kardeş, hoş geldin!” dedi. Cebrail’e:
“Bu kim?” dedim. O da:
“Bu, Meryem oğlu İsa (a.s)’dır” dedi.
Daha sonra İbrahim (a.s)’a uğradım. O da (bana):
“Salih peygamber ve salih kardeş, hoş geldin!” dedi. Cebrail’e:
“Bu kim?” dedim. O da:
“Bu, İbrahim (a.s)’dır” dedi.
Resulullah (s.a.v.) (sözüne devamla) şöyle buyurdu: Sonra Cebrail beni daha yukarıya çıkardı. Nihayet öyle bir seviyeye çıktım ki, orada kalemlerin hışırtısını işitiyordum.
Yine Resulullah (s.a.v.) (sözüne devamla) şöyle buyurdu: Allah ümmetime elli (vakit) namaz farz kıldı. Ben bunu alıp dönerken Musa’nın yanına uğradım. Musa (a.s):
“Rabbin ümmetine neleri farz kıldı?” dedi. Ben:
“Onlara elli (vakit) namaz farz kıldı” dedim. Musa (a.s) bana:
“Öyleyse Rabbine dön. Çünkü senin ümmetin buna güç yetiremez” dedi.
Bunun üzerine Rabbime döndüm. O da, bu namazların bir kısmını azalttı. Tekrar Musa (a.s)’a dönüp durumu ona anlattım. Musa (a.s):
“Rabbine dön. Çünkü senin ümmetin buna güç yetiremez” dedi. Bunun üzerine Rabbime (beşinci defa) döndüm. Rabbim (sonunda):
“Bu namazlar beş vakittir. Fakat bu beş vakit namaz, sevap itibariyle elli vakit sevaba
eş değerdedir. Ben de söz (bir olup artık) değişmez” buyurdu.
Bunun üzerine Musa (a.s)’a dönüp durumu ona anlattım. Musa (a.s):
“Rabbine dön” dedi. Ben de:
“Artık Rabbimden utanır oldum” dedim.
Daha sonra Cebrail beni daha ileriye götürüp ta Sidretu’I-Müntehâ’ya vardık. Onu öyle bir renkler kaplamıştı ki, bunların ne olduklarını bilmiyorum. Sonra beni cennete girdirildim. Bir de baktım ki, cennette inciden kubbeler var. Toprağı da misk (gibiydi).”