Resulullah’a vahyin başlaması

124- Hz. Âişe (r.anhâ)’dan rivayet edilmiştir;
“Resulullah (s.a.v.)’e ilk vahyin başlaması, uykuda, sadık doğru rüya görmekle olmuştur. Gördüğü (her) rüya, sabahın aydınlığı gibi (apaçık) ortaya çıkardı.
Sonra ona, yalnız başına bir tarafa çekilmek sevdirildi. Artık Hıra mağarasına çekilip ailesinin yanma dönmeden önce orada birkaç gün ibadet ederdi. Bu maksatla da yanına azık alırdı. Azığı bittiğinde hanımı Hatice’nin yanma döner, yine bir o kadar müddet için azık hazırlardı.

Nihayet Hıra mağarasında bulunduğu bir sırada ansızın ona Hakikat geldi: Melek gelip ona:
“Oku!” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“Ben okuma bilmem” dedi.
Resulullah (s.a.v.) sözüne devamla buyurur ki:
“O zaman melek beni tutup gücüm kesilinceye kadar sıktı.” Sonra beni bırakıp yine:
“Oku!” dedi. Ben de:
“Ben okuma bilmem” dedim.
Melek beni yine ikinci defa gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra beni bırakıp yine:
“Oku!” dedi. Bende:
“Ben okuma bilmem” dedim.

Nihayet beni üçüncü defa tutup gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra beni bırakıp şu;
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı! Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. O, insana bilmediği şeyleri öğretti” ayetlerini okudu.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) o sıkma sebebiyle (heyecandan) boyun etleri titrer bir vaziyette (eve) döndü. Hatice’nin yanına varıp ona:
“Beni örtün, beni örtün” dedi. Bunun üzerine onu örttüler. Nihayet ürperti ondan gitti. Daha sonra Hatice’ye:
“Ey Hatice! Bana ne oluyor?” deyip başından geçenleri ona anlattı. Sonra da:
“Kendimden korktum!” dedi. Bunun üzerine Hatice, sakinleştirmek için ona:
“Aksine mutlu ol! Allah’a yemin ederim ki, Allah seni hiçbir zaman utandırmaz.

Çünkü sen akrabayla ilgilenirsin, sözün doğrusunu söylersin, işini görmekte aciz olan kimselerin yükünü yüklenirsin, fakire hiç kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, misafiri doyurursun ve Hak yolunda ortaya çıkan olaylar karşısında (insanlara) yardım edersin” dedi.
Bunun üzerine Hatice, Resulullah (s.a.v.)’ı alıp amcasının oğlu yani babasının kardeşinin oğlu olan Varaka b. Nevfel’in yanına götürdü. Varaka, cahiliye döneminde Hıristiyan dinine girmiş bir kimse olup Arapça yazmasını bilen, Allah’ın yazmasını dilediği kadar İncil’den İbranice bir kısım şeyler yazan ve gözleri kör olmuş yaşlı bir kimseydi. Hatice, ona:
“Ey amca (oğlu)! Yeğenini bir dinle!” dedi. Varaka:
“Ey yeğenim! Ne görürsün?” dedi.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) ona gördüğü şeyleri anlattı. Varaka, Resulullah (s.a.v.)’e:
“Bu, Musa’ya indirilen Namusu Ekber/Cebrail’dir. Keşke davet günlerinde genç olsaydım. Keşke kavmin seni çıkaracakları zaman hayatta bulunsaydım” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“Onlar, beni çıkaracaklar mı?” diye sordu. Varaka:
“Evet, çıkaracaklar. Çünkü senin gibi bir şey getiren her adam peygamber mutlaka kavmi tarafından düşmanlığa uğrar. Eğer senin davet günlerine yetişirsem sana son derece yardım ederim” dedi.