Hafif olanından değil de ağırlık verici bayılmadan dolayı abdest almayı vacib gören kimse

48- Esma (R) şöyle demiştir: Güneş tutulduğu zaman Peygamber’in zevcesi Âişe’ye geldim. Bir de
baktım ki, insanlar hep di-kelmiş .namaz kılıyorlar. Baktım Âişe de kalkmış namaz kılmakta. İnsanlara ne oluyor? dedim. Âişe eliyle göğe doğru işaret edip Sub-hânallah dedi. Ben: Bu bir alâmet mi? diye sordum. Âişe başıyle evet diye işaret etti. Bunun üzerine ben de kalkıp namaza durdum. Nihâyet (kıyamın uzunluğundan) üzerime baygınlık geldi. Başımın üstüne su dökmeğe başladım. Rasûlullah (S) namazdan ayrılınca Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Cennet ve cehenneme kadar (evvelce) görmemiş olduğum hiçbir şey kalmadı ki, bu makaamımda onu görmüş olmayayım. Ve yemîn olsun bana vahyolundu ki, sizler kabirlerde Deccâl imtihanına benzer yâhud ona yakın bir imtihana çekileceksiniz Râvî: Esmâ’nın bu, benzer yâhud yakın tâ’bîrlerinden hangisini söylediğini bilemiyorum, dedi Birinize gelinecek de: Bu adam (yânî Muhammed) hakkındaki ilmin redir? denilecek. Mü’min yâhud yakın sahibi olan kimse -Râvî: Esma, bu iki sözün hangisini söyledi bilmiyorum, dedi- ‘O Allah’ın elçisi Muham-med’dir, bize beyyinelerle hidâyet getirdi. Biz de icabet ettik ve O’na uyduk’ diyecektir. Bunun üzerine ona: Sen iyi hâlde yat uyu. Biz kat T olarak bildik ki sen O’na iyice inanmışsın, denilecektir. Münafık yâhud kalbinde şübhesi olan kimseye gelince -Râvî: Esma bunların hangisini söyledi bilmiyorum, dedi o: Ben bilmiyorum. İnsanlardan işittim, bir şey söylüyorlardı, onu ben de söyledim, diyecektir”.