Uyku basmasına yenilen kimsenin yatsı namazından evvel uyuması

46- Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) yatsı namazını bir gece geç vakte kadar bıraktı. Nihayet Umer (Peygamber’in hücresine doğru) yüksek sesle: es-Salâte, (mescidde bulunan) kadınlar ve çocuklar uyudular, diye nida etti. Bunun üzerine Rasûlullah çıktı da “Bu namazı yer ahâlîsinden sizden başka hiç kimse beklemiyor” buyurdu. Râvî: (Yatsı namazı) o zamanlarda Medine’den başka yerde kılınmazdı, dedi. Yine Râvî: 0 zamanlar müslümânlar yatsı namazını, kırmızılığın kaybolmasından gecenin ilk üçte birine kadar olan vakit içinde kılarlardı, dedi.

47- Bize Abdurrezzâk haber verip şöyle dedi: Bana İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Nâfi’ haber verip şöyle dedi: Bana Abdullah ibn Umer şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) bir gece yatsı namazında meşgul kılındı da bu namazı o kadar te’hîr etti ki, bizler mescidde uyuduk, sonra uyandık, sonra yine uyuduk, sonra yine uyandık. Sonra Peygamber yanımıza çıktı, sonra: “Şimdi yer ahâlîsinden, sizden başka bu namazı bekleyen kimse yoktur” buyurdu. İbn Umer, uyumakla namaz vaktini kaçırmaktan korkmadığı zaman yatsının takdimi ile te’hîri arasında fark gözetmezdi, hattâ yatsıyı kılmadan evvel yatar uyurdu. İbn Cureyc şöyle dedi: Ben Atâ ibn Ebî Rebâh’a bunu söyledim de, o bana şöyle dedi: Ben İbn Abbâs’tan işittim, o şöyle diyordu: Rasûlullah ışâ namazım bir gece o kadar geç bıraktı ki (mesciddeki) insanlar uyudular, uyandılar, yine uyudular, yine uyandılar. Bunun üzerine Umer ibnu’I-Hattâb ayağa kalktı da (yüksek sesle): es-Salâte, dedi. Atâ şöyle dedi: İbn Abbâs şöyle dedi: Derken Allah’ın Peygamber’i (hücresinden) dışarı çıktı. Başı su damlatır hâlde ve elini başı üzerine koymuş vaziyette çıkışı hâlâ gözümün önündedir. Gelişini müteakıb: “Ümmetime meşakkat yükleyecek olmasaydım, muhakkak onlara bu namazı böyle kılmalarını emrederdim” buyurdu. İbn Cureyc dedi ki: Ben Atâ’dan, Peygamber’in kendi elini başına koyması keyfiyyetini, İbn Abbâs’ın haber verdiği gibi iyice tesbit ve ta’rîf etmesini istedim. Atâ benim için parmakları arasını biraz ayırdıktan sonra parmak uçlarını tepesi üzerine koydu. Sonra bitiştirip o hey’ette başının üzerine yürüttü, gezdirdi. Nihayet baş parmağı yüz cihetinden kulak yumuşağına değinceye kadar (yukarıdan aşağı) dulununa ve sakalının kenarına doğru indirdi. Bunu böylece (tekrar tekrar yaparken) ne eksiltiyor, ne de acele ediyordu. Müteakiben Peygamber: “Benim tarafımdan ümmetim üzerine meşakkat
yüklemek olmasaydı, muhakkak onlara, bu namazı böyle kılmalarını emrederim” buyurdu.