Namaz kılanın sırtına pislik yahut cife atıldığı zaman o kimsenin namazı bozulmaz

102- Bize Abdan tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam (Usmân ibn Cebele), Şu’be’den; o da Ebû îshâk’tan; o da Amr ibn Meymûne (75)’den; o da Abdullah ibn Mes’ûd’dan haber verdi. O şöyle demiştir; Rasûlullah (S) secde ettiği sırada… H Buhârî dedi ki: Ve keza bana Ahmed ibn Usmân (260) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu-rayh ibn Mesleme (222) tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbrâhîm ibn Yûsuf (198), babasından; o da Ebû İshâk’tan tahdîs etti. O şöyle dedi: Bana Amr ibn Meymûn tahdîs etti. Ona da Abdullah ibn Mes’ûd şöyle tahdîs etmiştir:

Peygamber (S), Beyt’in yanında namaz kılıyordu. Ebû Cehl ile bâzı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine: Fu-lan oğulları’nm (yeni kesilen) devesinin döl eşini hanginiz getirir de, secdeye vardığında onu Muhammed’in sırtına koyar? dedi. O topluluğun en şakî olanı seğirdip onu getirdi. Bekledi, Peygamber (S) secdeye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yaramıyarak bakıyordum. Keski benim için men’ edici kuvvetler olaydı! İbn Mes’ûd dedi ki: Onlar gülmeye ve birbirine isnâd etmeğe başladılar. Rasûlullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet FâUma yanma geldi ve onu sırtından attı. Rasûlullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: “Yâ
Allah! Kureyş’i sana havale ederim” dedi. Rasûlullah onlara beddua edince, bu onlara ağır geldi. İbn Mes’ûd der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edilecek olduğuna kaail idiler. Ondan sonra Rasûlullah isim sayarak: “Yâ Allah Ebû Cehl’i sana havale ederim; Utbe ibn Rabîa’yı, Şeybe ibn Rabî-a’yı, Velîdibn Utbe’yi, UmeyyeibnHalef’i, ükbe ibn EbîMuayt’ı sana havale ederim” dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu zabt edemedik. İbn Mes’ûd der ki: Nefsim elinde bulunan Allah’a yemîn ederim ki, Rasûlullah’ın saydığı isimlerin sahihlerini Kalîb’de, yânı Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.